18 Temmuz 2017 Salı

RENKLERİ DEŞELEMEK


İnternetten...



RENKLERİ DEŞELEMEK
------------------

  Renkleri algılayıp söze, yazıya dökmeye gelince Ahmet Rasim’i en öne almak; çağırmak gerekir.

  Ahmet Rasim’in sıkıntılı olduğu, aynı zamanda hasta olup korkudan matbaaya gidemediği bir gün, aylaklık ve haylazlık arası gezintiye çıktığı bir vakit etrafını gözler; bir gün sonra çıkacak gazete için aynı zamanda Şehir Mektupları olup, bize eski İstanbul hakkında çok önemli bir resim, fotoğraf kadar önemli çalışmalardan birisini armağan edecektir.

  Ahmet Rasim, İstanbul’un önemli simgelerinin bulunduğu, göründüğü yere köprüye gelir ve etrafını süzer; hatta kimyager gibi analiz eder;

“ Gözlerim birden bire narçiçeği fesli, kahverengi paltolu, beyaz yelekli, Bismark pantolonlu, krem eldivenli, camgöbeğinin koyusu üstü laden benekli boyunbağlı bir efendiye tesadüf etti. İskarpinleri ne renktir diye bakayım derken bir çift kolla atlı bir araba engel oldu. İspir, kır bıyıklı, devetüyünün açığı kostümde ‘Varda!’ deyip duruyor. Bir madama fakat şık! Başında ki şapkaya bizim bahçenin çiçeklerini yığsanız yine az gelir. Gülkurusu renginde kartopu gibi çiçek, arasında parlak koyu eflatuni bir tüy ile taraftan al ebruli iki tüy daha. Şapkanın kenarının biraz yukarısında bir sıra vişneçürüğünü andırır, gelincik alına benzer, leylak çiçekleri var. Beyazı çok, siyahı az bir tül. Ondan sonra mora yakın kırmızı”


 İşte Ahmet Rasim böyle bir renk ustası, söz ve yazı sanatına adanmış kişidir. Tam da bu zamanlar daha çok Ahmet Rasim okumalı, tanımalıyız. Bunca bilginin, yağmur gibi yağan videoların, haberlerin kulaklarımızı ne çok tırmaladığı ve gözlerimizin ne çok kirlendiği; etrafımızda ki nice çiçeğin, ağacın ismini, hikâyesini bilmediğimiz gibi; renk dünyasını halen beş on renk saydığımızı garipliğini anlamak mümkündür.

Güven Serin 


Hiç yorum yok: