21 Ağustos 2017 Pazartesi

DOYAMADIM YAŞAMAYA




                                  


DOYAMADIM YAŞAMAYA
-------------------------------------

  Onun için Boğaziçi’nin simge profesörlerinden birisi diyorlar. Dile kolay; kırk yıl shekaspeare’yi anlatmış…20 seneden fazla İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanlığı; akıl ve sanatın yolu Mustafa Kemal ile kesişmiş.

  Ayşe Arman yine çok iyi bir iş çıkarttı. Gazeteciliğin yüz akı olacak bir röportaj… Oysa can çekişiyor aziz ve azize medya…

  Oya Başak, öncelikle kendinle barışık bir insan. Yaşama hiç doyamayanlardan… Barışık insan doyamaz yaşamın ince derinliklerine. Ve bu yüzden onu anlatacak eserin ismi; Kahkahanın Derinliği ismini taşır. İzzeddin Çalışlar’ın yazdığı, bir ömrü anlatan yaşamsal seslerin çalışması…

  Röportajında bu işin, bu çalışmanın derinliğini, yaşam felsefesinin büyük kargaşaya meydan okuyuşunu da anlıyorum. Bir gün oldukça hasta yatağında yatmaktadır. Bir arkadaşı gelir yanına;

  “ Ölüyorum” der. Arkadaşının verdiği cevap; “Saçmalama! Her şey rastlantı Oya’cım! Yanlış numara! Deyip telefonu kapatacaksın.” Bu konuşma, altyapısı felsefe, şiir, edebiyatla dolu insanın; o an verdiği bir kararın da başlangıcıdır; “ o an, ölmekten vazgeçtim!”

  Bu dayanak, bu seçim hakkı; ruhsal olandan fiziksel olana; yaşamın kendisine ulaşan bir bağlantı, bolluk, bereket, şans; kaderin seçeneklerine dokunmak gibi bir şey…

  Yıllarca verilen Beşiri Bilimler dersi, bu dersin pratik karşılıklarına yaşamın içinde dokunmak; işte böyle bir şey; yaşamsal ve kahkahanın derinliklerine kadar ulaşma bilgeliği…

  Yaşamaya, yaşamı yaşatmaya o kadar büyük bir ihtiyaç var ki bugünün ülkesinde. Altı ayda kullanılan depresyon ilaçlarının sayısı 33 milyonu aşarken; nasıl bir işkence, nasıl bir can çekişme, yaşayan ölüler ülkesine dönüşümü de bir parça anlatmış olabilir miyim?

  Soylu kararlarınız sizin seçeneğiniz. Ya karaları bağlayarak, her daim kapkara bir yalnızlığı kovalayıp duracak, ya da, en dramatik ortamlardan dahi, yaşam kırıntıları çıkartıp, elimizden gelecek en iyi becerilerle onun birer can simidine, belki bir tekneye, bir limana çevirecek imzayı atarız; belki; niçin düşlemeyelim?

   Niçin denemeyelim? Engel olan kimdir; içimizde ki zavallı tabuların utangaçlığı, bir şey olmaz diye bizi durmadan hapsettiği ruhunun kıçına bir tekme vurma zamanı gelmedi mi?

 Güven Serin 






2 yorum:

YAŞAM KIVILCIMIM dedi ki...

Kolaya kaçmadan ,kendine değer vermenin en büyük kaynağıdır iç disiplin ”Özsevgiyi, Özsaygıyı ve Özgüveni” beraberinde getirir. Buda seçimlerimizi fazlasıyla etkiler. Her şeyi ona göre duyar, görür ve hissederiz. Hayatın dinamikleriyle hayatın içerisine akarken, yaptığımız seçimler de sonuçları belirler. Tıpkı Oya BaşaK'ın yaşama başaklar gibi sarılmasını anlatırken aldığım hissiyatın yoğunluğu gibi sevgili Güven, içimden yaşama bir eyvallah daha çektim gülümseyerek..

Olcay

GÜVEN SERİN dedi ki...

Teşekkür ederim;Sevgili Olcay...Yaşamın şaşmazlığı,yaşam sahibinin eline ki görgünün,içgüdü ve sezgilerin şenliğinde bir şölen olması oldukça mümkündür...