19 Aralık 2017 Salı

HAFİF ATIŞTIRMALIKLAR





 HAFİF ATIŞTIRMALIKLAR
----------------------------------------

Ne çok şey var insana dair! Sağlık, giyim, eğitim, yeme içme ve özel hayatımız; çoktan bizim elimizden çıkıp, başka ellerle bir arada yürümeye, yaşamaya yazgılı hale geldi.

  Her gün kaderden, ölümden söz eden birisi bile hastalanınca hemen kaderine razı olmayıp, yaşamak için ne büyük servetler harcıyor sağlık adına. Son noktaya gelip de, her şeyini; bütün malını mülkünü vermeye hazır hale gelenleri de bu sayfanın içine koyabiliriz.

 Velhasıl dostlar; yaşamak güzel şey! Değerli… Biricik… Paha biçilmez… Ama nasıl yaşamak? Ruhsal ve bedensel dengelerin ritmi, sesi, rengi ve renkleri tam olarak nasıl olacak? Bütün bunları kimler belirliyor?

  Uygar dünyanın vazgeçilmezleridir meslekler. Tıp Dünyası, Sanat,Spor,Felsefe,Hukuk, Ekonomi, Siyaset, Eğitim, İnanç, Yiyecek, Giyim ve Eğlence; insanların yaşamlarını belirleyen en önemli süreçler ve belirleyici etkenlerdendirler. Neredeyse tüm yaşamımız, kancımız, kaybedişlerimiz bu dünyaların merkezinde veya yamaçlarında döner.

  Sözü uzatmadan hafif atıştırmalıklara geçeceğim. İsterseniz bu öğretilere soğuk meze veya çerez de diyebilirsiniz. Belki de anne, anneanne kurabiyesi, komşu lokması da demeniz mümkündür.

  Söz, dünyaca ünlü doktorumuz Mehmet Öze’de. Kendi yaşamını; geri kalan zamanını sesli düşünerek, aynı zamanda ilimden de destek alacağını duyurarak yapıyor. Belki de yaşlılık hastalığını böyle kovacağını veya oyalayacağını düşünüyor. Haksiz da sayılmaz!

 Örneğin; “ Bundan sonra daha fazla balık tüketeceğim.” Diyor. Daha çok zihin oyunu oynamaktan, zihin egzersizi yapmaktan söz ediyor. Sanırım, fiziksel dayanıklılığı düşünmekten çok zihninin dayanıklılığından korkuyor. Yani; unutma hastalığından; Alzheimer’den çekindiğinin, korkularının karşılığı olarak yapacaklarını sıralıyor.

  Tekrar edersek; daha çok balık! Daha çok zihin eksersizi, Hatta arada bir saatimizin diğer kola takılması bile bedeni, zihni etkiliyormuş. Saçlarımızı farklı elle taramamız dahi bu işin içinde. Stres kovucu nefeslerden de söz ediyor.

  Günde en az bir kere; kapıyı kapatıp, ışıkları azaltacak ve yedi saniye; yavaş yavaş nefes alıp vereceğiz.

 Son sözü; göbek büyüdükçe beynin küçülmesi üzerine! Daha çok diyet yapmayı hatırlatıyor. Beynin en önemli dostlarından da söz etmeden geçemiyor; PİKAN CEVİZİ!

  Sanırım, kısa zamanda Pikan Cevizi yok satacağı gibi; fiyatta da kim bilir ne hale gelecek?  Pikan cevizi bulamazsanız, deniztarağı, o da yoksa Mürver meyvesi…

 Afiyetler olsun; dostlar… Yürümeyi unutmamak lazım! Çok önemli! Ve bir de insanın kurdu olan diğer insanları; bulunmaz nimetlerdir; hele bir kaybolmaya görsünler…

  Zülfü Livaneli ise, yaşamı boyunca yaptığı seyahatlerin yeterli olduğuna, artık fazla seyahat etmeme üzerine atıştırmalık sunuyor. Bu yıl, ülkemizde daha fazla kalacak; çünkü ona göre insan, her yerde insan…


  Ressam Günseli Kato ise; bütün olumsuzluklarla mücadele edeceğim; yani direneceğim; özgürlük için vatanı asla terk etmeyeceğim, üzerine atıştırmalık sunuyor. İnsan sayısı arttıkça, hele düşünen, iradesine yön veren, yöneten insanların renkleri, desenleri, çeşitli üretimleri de ne çok artıyor.

Güven Serin 

Hiç yorum yok: